Gezegenin kritik sınırlarına ulaştık ve bu sınırları aşmaktayız!
İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve hava, toprak, tatlı su ve okyanuslardaki artan kirlilik seviyeleri gibi dünyanın doğal sistemi içinde kilit öneme sahip olan sınırları aşıyoruz. İklim ve çevre kaynaklı tehlikeler, şok ve stresler, küresel olarak çocukların refahı üzerinde şimdiden yıkıcı etkiler yarattı. Bu sınırlar aşıldıkça uygarlığın ilerleme ve gelişiminin bağlı olduğu hassas doğal denge de bozuluyor. Koşullar artık dünya çocukları için güvenilmez. Çocuklar, önümüzdeki yıllarda çok daha tehlikeli ve belirsiz hale gelecek bir dünyada yaşamak zorunda kalacaklar.
Sonuç olarak, iklim krizi, bir çocuk hakları krizi doğuruyor; çocukların temiz su, beslenme, sağlık, eğitim, korunma ve katılım haklarına erişmesini engelliyor. Çocukların hayatta kalmalarını dahi tehdit ediyor. Özetle iklim krizi, çocukların Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'siyle güvence altında alınan haklarının ihlaline sebep oluyor.
Üstelik maalesef bu sadece bir başlangıç. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'ne (IPCC) göre, daha kötü etkilerden kaçınmak için küresel sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar yarıya düşürülmesi ve 2050 yılına kadar sıfıra indirilmesi gerekiyor, fakat çoğu ülke bu hedeflere doğru yol almıyor. Çocuklara, ancak gerçekten bir dönüşüm yaratabilecek eylemler sayesinde yaşanabilir bir gezegen bırakabiliriz.